Cuneyd Zapsu’dan Pandemi Mektubu

Cuneyd Zapsu’dan Pandemi Mektubu

31 Mart 2020

Sevgili Arkadaşlarım, Sevgili Herkes,

“Hastalıklardan biri de önyargıdır. Hepimiz – az ya da çok – bu önyargılarca idare edilmekteyiz. O yüzden bu yazımın siyasetle alakası olmadığını en baştan ifade ediyorum.

Çoğumuz hiç farkında olmadan, kimimiz daha az, kimimiz daha çok hastalanarak bu malum virüsle de tanışacağız. Bilhassa benim jenerasyonumdaki bazılarımız dünyamızı da değiştirebileceğiz.

Bilinen tedbirleri alıp, neticeyi de kabullenip, kendimizi asıl büyük tehdide odaklamamız gerekir:

KORKU.

Şu anda dünyamız korku ile idare edilmektedir. “En laftan anlamayan dahi” artık korkmuş, evinde oturup idare edenlerden medet ummaktadır. Zamanında İbn-i Sina’nın salgınlarda tavsiyelerinin, camii dahil kalabalık yerlere gitmeyin, evde oturun ve benzeri, en önemlisi de “korkmayın” olmuştur.

Çoğumuz sadece bu korkudan dolayı “Sokağa çıkma yasağı neden uygulanmıyor” demekte ve bunun ilan edilmeyişinden dolayı da idarecileri suçlamaktayız.

Beni bilen bilir ki hayatımın çoğunu işim gereği yurtdışında geçirmekteyim ve bundan dolayı İspanya, İtalya, Almanya, ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya gibi memleketlerde çok tanıdığım oldu. Sizlerin de mutlaka pek çok tanıdığınız vardır. Şükür internet çalışıyor, açın, bir oraların durumunu sorun, ondan sonra Türkiye’ye bir bakın: Acaba nerede tam bir sokağa çıkma yasağı olmuştur? Wuhan… başka? Rusya 1 haftalık “tatil”, Hindistan’ın bazı kısımları. Bir de bazı bölgelerde gece saatleri çıkma yasağı var, o kadar.

Buna sebep nedir?

(En kötü senaryoda, 80 milyonluk nüfusumuzun %0,3’ünü kaybedebiliriz. Çok şükür, daha da az olacak gibi görünüyor.)

Peki tam bir sokağa çıkma yasağı yapılsa, yani tüm üretim ve işyerleri kapanıp bütün hayat dursa ne olacaktır?

Tüm nüfusun ihtiyacı, evet 80 milyonun insanın ihtiyacı, devlet tarafından karşılanacaktır. Ayrıca tüm iş hayatı durduğundan 2-3 ay sonra her şey sıfırdan başlayamayacaktır. Çünkü keşke, Bill Gates’in dediği gibi herkes aynı anda dursa, o zaman tamam, ama sadece biz yaptığımızda çalışan ekonomiler bizim pazarlarımızı ele geçirecektir. Sadece ihracatın tekrardan toparlanması en iyi ihtimalde çok çok uzun yıllar alabilir.

Ekonominin çökme neticesi ise kısa süreli sağlık sistemi rahatlamasına karşılık, daha büyük ve uzun süreli yıkımın yanı sıra daha yüksek ölüm sayılarını getirecektir.

Ayrıca hükümetlerin bu zaman zarfında 80 milyona bakabilmesi için ihtiyacı olan maddi imkânı da yoktur. Bugün bizden 5 kat zengin olan Almanya dahi para basmaya başlamıştır. ABD çok daha büyük sıkıntıdadır çünkü onlar da karşılıksız olarak 2,2 trilyon doları doğrudan piyasaya sürmüştür. Yani insanlara, Walmart’a gidip harcaması için para vermiştir. 2008 krizinde ABD 880 milyar doları yine karşılıksız basıp, ancak uzun vadeli tahvil satarak piyasadan anında toplamayı başardı ve enflasyonun yükselmesini durdurdu. Ancak bu sefer bu şansı yok. ABD ciddi enflasyonla karşı karşıya kalacaktır.

Yardım Kampanyası

Sevgili Herkes,

Farkında olmayabilirsiniz, devlet Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı ve her ilçede bulunan Sosyal Yardımlaşma Vakfı aracılığı ile doğrudan en fakir 2 milyon aileye yardım yapmakta (hani senelerdir kimimiz dalga geçerek kömür, makarna diyor ya, işte o …).

Bilhassa şu anda bu ailelerin azıcık olan gündelik gelirleri de yok oldu. Bizler sıcak evimizde şu anda laptop başında oraya buraya videolar yollayıp laf yetiştirirken, bu aileler açlık çekiyor. Bisküvi kırıntısı ile doymaya çalışan ailelerden bahsediyorum. Bu başlatılan kampanya doğrudan bu ailelere gidecek (bence devletin hatası bunu herkese bu şekilde anlatmamasıdır).

Ayrıca bu kampanya “imkânı olanlar”a yönelikti. Halbuki yardım istemese parayı kim ödeyecek biliyor musunuz? Herkes… Çünkü para basılacaktı.

Enflasyonun sonucu olarak herkesin cebinden para çıkacak. Tek alternatifi tabii ki uzun vadeli borçlanmadır. Bunun için de ayrıca uğraşıldığını tahmin ediyorum. Özel borçlanma imkânı bulup da geri çevirme hatasını yapmayacaklardır.

Bir de az da olsa bildiğimiz, geniş ölçüde uygulamadığımız, bir hayır şekli geleneği olan “zekât” olayı vardır. Zekât verenlere, zekâtlarını Ramazan’ı beklemeden bir ay önce vermeleri rica edildi, çünkü bu hayır ödemeleri Sosyal Yardımlaşma Vakıfları kanalı ile bu ailelere ulaştırılması planlandı.

Ben şahsen, tek bir kaynağın bu yardımları ihtiyacı olanlara daha iyi ulaştırılabileceğine inandığım için vakfa elimden geldiği kadar yardım ettim. Ayrıca Rusya, İsviçre, ABD gibi kendi ülkelerinde de çok büyük sıkıntı çeken yerlerden bile yardım buldum.

Sevgili Herkes,

Bizim kültürümüz başkalarından farklı olarak elimizden geldiği kadar din, dil, ırk farkı gözetmeden herkesi düşünür.

Kendimiz iyi kötü idare ederken, ihtiyacı olan başkalarına da yardım etmemizi yadırgayanlara söylüyorum.

Yardım, paylaşma kültürünü benimsemeseniz dahi, sizler hiç olmazsa “fayda” mantığını anlarsınız.

Şimdi şunu düşünün, Almanya, ki sözüm ona en iyi durumda; ancak Lüksemburg, İtalya ve İspanya şu anda perişan durumda. Hastalara bakacak değil doktor, hemşire bulunamıyor. Herkes pandemiyi sağ salim atlatmak için evinde kalmaya çabalıyor.

Bilhassa İtalya ile İspanya vatandaşları kızgın ve kırgın. Hem kendi devletlerine hem de Avrupa Birliği’ne. Daha bugün bana hem İtalya hem İspanya’dan arkadaşlarım (normal vatandaşlar) dünkü Dışişleri Bakanımız ve akabinde Cumhurbaşkanımızın söylediklerinden ne kadar mutlu olduklarını, Avrupa Birliği diye bir şey kalmadığını ifade ettiler. Normal bir zamanda binlerce uçak dolusu yardımla yapılamayacak diplomatik faydayı şu anda bir uçakla görüyoruz, hem de direk halktan.

Lütfen tüm bu söylediklerimi toparlayın ve etrafınıza yayın.

Korku

Korku tarafından yönetilmememiz lazım. Bugünler geçecek. Tüm dünya ciddi derecede fakirleşecek. İyi idare edenler daha az, kötü idare edenler daha çok, ancak herkes fakirleşecek.

Ancak benim “korktuğum” sağlık, gıda karşılığında ve bazı ülkelerde emniyet (bizim bugün için ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatmam gerekiyor, ne demek istediğimi Paris ve Los Angeles’daki arkadaşlarınıza sorun) karşılığında tüm özgürlüğümüzü teslim etme olasılığıdır.

Korktuğum şey bu salgın sonrasında dünyanın Totaliter Rejimlere daha açık olabilme durumudur.

Bu tam bir birliktelik için iyi bir zamandır. İnsanlar birbirlerine yardım elini uzatsa, … fakat bireyler olarak, bizler hala bir uçak malzemeyi olay yapıyoruz, bu sadece üzücü. Ama gerçek bu. Hayırlısı diyelim.

Saygı ve sevgilerimle

H. Cuneyd Zapsu

adsadasd