Corona

İstanbul, 20 Aralık 2020

Sevgili çalışma arkadaşlarım,

Birçoğunuz bana ne olacak diye sormakta… Ben doktor değilim. Sadece dünya ile ilişiğim devam ediyor, bu pandemi esnasında da ABD’yi gördüm, Avrupa’nın değişik ülkelerini gördüm, Asya’yı gördüm, insanlarla temasım var… Ve bunları toplayıp mantık yürütmeye çalışıyorum.

Önce bugünümüze şükretmekle başlamak istiyorum. Şükür, şükür, çok şükür… Şükrün gücüne inanıyorum. Şükür tabii ki Allah’a, bununla birlikte aile fertlerine, is arkadaşlarımıza, herkese, her şeye… başta Goethe’nin de çok güzel yazdığı (Goethe Sadi’den aldığını söylüyor “West-oestlicher Divan” da) gibi nefes alıp verebilmeye… rahatlatır ve güç verir şükür… (benim cebim sizler de var, whatsappımda resim altında ne yazıyor hem de çok uzun senelerdir bir bakın: “Şükür, şükür. Çok şükür”.

Konuya dönüyorum bu iş başka yere varmadan.

Aşağıdaki videoda bir Alman Doktor basit ve düzgün sözlerle -önce pandeminin gerçekliğini sorgulamış, arkasından ise yeni tip aşının riskinden bahsetmiş ve resmî zorlama olmasa bile neticede gayriresmî de olsa zorlama olacağından bahsetmiş…

Bilinçli -çünkü pandemi algısı ve aşı karşıtı- “yanlışları” da var. Misalen evet, maske filtresi virüsten çok daha büyük, aradan geçer… ama herkeste maske olduğunda ki zaten de mesele virüsün tek başına değil ki, bir damla ile ulaşmasını önlemek, benden bu damla ile maskeye rağmen çıkıp karşımdakinin maskesine rağmen ona ulaşacak… Bu şekilde düşünüldüğünde tabii ki anlamı var…

Mart ayında yine size yazmıştım, hatırlayın: O zaman bazı sözüm ona Doktor olmuş kişiler de dahil, “sadece hasta olduğunu sanan taksin” diyordu, ben de hiç anlamayan biri olarak sizlere “olur mu öyle şey, kim hasta olduğunu bilecek kim bilmeyecek, herkes hemen taksin” demiştim…

Neticede evet, su sıralar hep denen:

Herkeste maske, hijyen – el yıkama ve ayrıca da uzak durma (maske dahi olsa kalabalığa girmemeye çalışma) en basit, en doğru şey.

Bunun dışında şahsi kanaatim bugün için:

Bu pandeminin ölüm oranlarına bakıldığında, bu kadar dünyayı durduracak, herkesi kapatıp çıldırtacak bir olay kesinlikle değil, hele sıhhatli kişiler için hiç değil bu pandemi.

Mart’ta da dediğim gibi su anda iddia ediyorum, kapanmanın bedeli bu pandemi neticesi ölenlerden çok ama misli ile çok fazla oldu bile ve olacaktır dünyamızda.

Tüm dünyanın küçülmesi üst gelir sınıfında değil ama alt gelir sınıflarında, Doktora gidememe, ilaç alamama, gıda alamama…. En alt sınıflarda ise şimdiden WHO verilerine göre resmen 30 milyon insan her seneden daha fazla açlıktan ölmüştür, yardımlar yardım eden ülkelerin imkânları olmadığından da yardım edecek insansızlıktan da durmuştur…

Ancak bu hastalığın bulaşıcılığı o kadar yüksek ki, bir anda sağlık sistemini çökertiyor.

İlk dalgada Türkiye’de her ne kadar yeni hastaneler kurulmuş olsa bile -sağlık elemanı yetiştirme tabii ki hastane kurma kadar kolay olmadığını bizde dahi (dahi diyorum çünkü dünya inanın daha kötü durumda, çünkü kimse ilk dalga da gereken hazırlığı yapamadı, tek elden anında karar alamadıkları için misalen Almanya’da devletin bir hastane kurma kararı bile yıllar sürer – Berlin hava alanının 10 senede bitirilememesinin sebebini bir araştırın) geçen gün bir Doktor tanıdığım “3 gündür buradayım (hastane) duş yapacak vaktim yok durum kötü” dedi…

Mesele öldürücülüğünden fazla bulaşıcılığı ve sağlık sisteminin anında bastırma ile bununla bas edememesi.

Düşünün resmî rakama göre bir ara hastane yatağının her gün 5000’den fazla azalması… acillerin dolup taşması, özel hastanelerde dahi kuyruk olması, ama asıl sıkıntı Dr, Hemşire yetersizliği, yorgunlukları, moral bozukluğu… o kadar ki, bugünü atlatabilmek için ön safta savaşan sağlıkçılarımıza sorsanız “deli misiniz, hemen aşı olun” derler… Çareleri yok…

Kapanmalar da öncelik, hastalığı yok etme değil, sağlığa nefes verebilme için bulaşı azaltmak… Yoksa herkes sonunda (aşı olmazsa) bir şekilde tanışacak bunla. Taa Mart’ta dediğim gibi…

Tekrar bugün için düşündüğüm:

Telaş etmeyip (sevgili Özdemir Asaf’ın dediğini hatırladım: “Yaşamak değil, Beni bu telaş öldürecek”) korkmayıp (bağışıklık sisteminizi düşürür),Bunun da bir imtihan, bir değişik tecrübe olduğunu kabullenip Hepimiz -bilhassa benim gibi gençler daha da – dikkat etmeye çalışacağız. Kendimizi sakınacağız… Ne zamana kadar?

Ya antikorumuz oluşana kadar, ya da salgının yumuşadığı ve sağlık sisteminin normal bakımı verebileceği zaman kadar. Çok açık söylüyorum. Bugün şayet Doktorlar rahat, hastaneler rahat olsa, grip nasılsa bu da -tabii ki çok daha ağır olmakla- aynı şekilde bir salgın muamelesi görmesi gerekirdi.

Kimsenin kabuğuna çekilmesine gerek yoktur. Bu hastalık da tabii bir seleksiyondur diye düşünmemiz gerekir. Allah’ın Halim sıfatını düşünün. Cunku bu şekilde hayat insan yaradılışına aykırıdır! Gelelim aşıya. Bir kere “şart değil, isteyen olmaz…” bence palavra. Cunku eninde sonunda hayat devam etmeye mecbur ve bırakın uçak seyahatini, otobüs, tren, süpermarket, sinema vs bile aşısız almayacak. Dünya aşısız almayınca mecburen Türkiye de buna uyacak.

Evet millet aşı olur, sizler de kendinizi korudunuz, geçen yaz gibi azaldı hatta yok oldu değil mi… Ne yazık ki diyorum, aşısız atlatmaya imkân olmayacak – burada komplo teorileri devreye giriyor – başka zaman…

Neticede ne yazık ki 2021 aşı yılı olacaktır. Bizde önce Çin, akabinde inşallah Türklerden biri veya üçü de başlayabilir ilkbaharda…

Klasik Aşı… Yani Çin, Rus, bazı yeni Almanlar, Fransız, ve yakında gelecek olan Türkler…

Bunlar bizim bildiğimiz bırakın Dr. Koch’u taa eskilerde analarımızın bebeklerin kollarını çiçek hastalığı ile çizdiği gibi yüzyıllardır belki daha da eski kullanılan ya düşük miktar ya da uyutulmuş virüs verilip vücudun bunu yenmesi ve böylece hazır olmasını sağlamakta. Yani vücudu asıl tehlikeli miktar geldiğinde hazır olması için…

Klasik her aşıda belirli kişilerde bir miktar yan tesiri gözüküyor, yani az miktar olsa dahi hasta olabilen vs vs. grip aşısını düşünün, bizim Murat bu sonbahar oldu kaç gün grip oldu, ben oldum bir şey olmadı, bu da bünye ve imuna bakıyor. Yani olabilecek “hasar” bir yerde belli. Bu risk her aşıda var.

Bu kere fark ne? Evet bu sefer bu risk daha fazla olabilir – ya da olmayabilir, bilmiyoruz, çünkü 1 senede değil en az 5-6 senede deneylerden sonra başlanılacağına hemen girdi devreye – çare yok çünkü…

Dediğim gibi, hastalık şayet bu kadar bulaşıcı olmasa, sağlık sistemini çökertmese 5-6 sene sonra başlanırdı klasik aşıya…

Yapacak hiçbir şey yok artık.

Ancak diğer Biontech vs yeni tip aşılarına gelindiğinde.

Bu insanlık tarihinde bir ilk, bir devrim.

Çünkü aslında aşı değil, yani virüs verilmiyor, bir mesaj veriliyor vücuda. Deniyor ki “bak sen bundan sonra su cins şeyler geldiğinde hazır ol, anti güçlerini şimdiden geliştir… İyi de vücuda hücum emri veriliyor… Bu emri dışarıdan alıyor vücut, kendi beyniyle geliştirmiyor… Ben bu konuda Alman Doktorun dediğine inanıyorum.

Asıl bundan korkmalı çünkü bunun yan tesirinin olup olmayacağı değil, (alerji vs palavra o anında gözüktüğünden hal olur) şayet olursa ne olacağı hakkında hiç ama hiçbir tecrübe yok çünkü zaman olmamış, bunun tesiri belki de bir sonraki jenerasyonda çocuklarımızda dahi çıkabilir. Düşünün mutasyona uğramışsa bu mesajı -yani kulaktan kulağa geçerken azıcık değişmiş ve- vücudumuz bu virüs yerine vücudumuza gerekli başka bir seyi yok ederse? Allah korusun ama bu tehlike ciddi mevcut (hangi Doktor tersini derse bir sorun: %100 garanti veriyor musun? %1 hatta %o 1 risk varsa ve milyonlarca, belki de milyarlarca insan bir anda telef olabilirse…!

Bir şey daha: Bir gariplik yok su iste? Tüm gelişmiş ülkelerde GDO (yani genetiği ile oynanmış) gıdalara yasaklar kondu, limitler kondu… Türkiye’de de şu an öyle… Korktuk, çünkü böyle gıda yersek belki bizde de vücudumuzda da birtakım tesirleri olabilir diye…

Hmmm… Şimdi ise bırak gıdamızı direkt vücudumuza RNA mesajı iletiyoruz… Bir mantıksız durum yok mu? O zaman bırakalım su GDO işinin peşini de…

Bu arada lütfen yanlış anlatmış olmayayım, ben bu yeni teknolojilere karşı değilim, misalen bizim Türk çiftinin bulduğu aşı neden hemen piyasada? Çünkü onlar vücuda zaten senelerdir yanlış duymadıysam kanser tedavisi için mesaj vermeye çalışırken Covid çıkınca ona yönelmişler… Hakikaten de tutup vücuduna Allah korusun Kemoterapi ile perişan edeceğine buna başvurulur, kotunun çok daha iyisi, riskin çok daha azını yaparsın…

Belli olan şu dünya buna süratle gidecek, Gen teknolojisindeki tüm tabular bence bu hastalık ile bir anda kalkmıştır bile…

Tüm bunlar tamam.

Ama benim mütevazı (yani hakikaten bir şey bildiğimden değil, ikidir diyorum o yüzden kimse “CZ diyor doğrudur” diye kabullenmesin):

Ben bu yeni teknolojinin öncü kobaylarından olmak istemiyorum.

Risk grubundaysam bu hastalık perişan ediyor. O yüzden (kendim dahil) hemen, diğer kişilerin ise şayet mecbur kalırlarsa Klasik aşıyı tercih etmelerinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Yeni teknoloji bir iyice kendini göstersin bakalım, belki çocuklarımız zaten başka türlü aşı bilmeyecekler.

Öyle ya da böyle bir an önce hayatımıza kavuşmamız lazım, çünkü bence en önemli sağlımız olan ruh sağlımızı kaybediyoruz.

Aralık ayı içinde inşallah 1. gruba başlanacak, 1-2-3-4’üncü aylar iyi kötü 1. grup biter, belki 2’ye başlanabilir. Elimizde yeterli aşı olduğu taktirde TR’de aşı kampanyaları birçok ülkeden daha iyi durumda, ayrıca klasik aşının lojistiği ile yeni “mesaj” aşısına lojistik problem karşılaştırılamayacak kadar farklı (yenisi -80 dereceydi galiba, inanılmaz zor bir şey Almanya’da Bavyera’da dahi, ki en zengin bölge ancak 5 merkez oluşabilmişti geçen haftaya kadar, günde kaç aşı yapılabilir ki?… Hoş Almanlar dünyanın en organizasyonu bilen ırkı, yine onlar bulurlar da ABD’yi düşünmek dahi istemiyorum).

Nisan sonu belki mayıs aylarında Türk aşıları devreye girecek ve aşılama yıl sonuna kadar devam edecek…

Bizler bence en geç Mayıs, olmadı geçen sene gibi haziran ayında tamamen bitireceğiz genel önlemleri ve bir daha da hiç olmazsa bu sebepten dolayı kapanmayacağız.

Büyük ihtimal yazın her ne kadar dünya açsa da Antikor Belgesi olmadan hiçbir şey yapılamamaya başlanacak, uçak ülkeye giriş vs vs.

Dünya bence bizden zor durumda olacak ve yeni aşıyı yapan ABD de aşılanma kesin 1 seneyi geçebilir… Seattle’da bir tanıdığıma 12/21 tarihi gelmiş- bunu dun duydum. Ayrıca insanlar da yukarıda yazdıklarımı düşünüp uyanıp istemeyebilir, o yüzden bu Antikor Belgesi çok önem kazanacak.

Şayet bu zamanlama tutulamazsa Allah hepimizi korusun, çünkü dediğim gibi ruh sağlımız gitmek üzere ve bir müddet sonra kimseyi tutamazsınız, aşı maşı kimse sessiz düzgün beklemez, olan olur, giden gider ve tabii seleksiyon kurbanlarını alır… Yine de 1 yıl gecikme ile aynı yere ancak çok sıkıntılı bir dünyada kendimizi buluruz…

Bugünlük bu kadar…

Aşı olma imkânı olup da olmak istemeyen, veya “ben Alman olacağım” diyenlerimiz varsa bana direkt yazabilirler, tartışmak isterim…

adsadasd